20 Aralık 2009 Pazar

Dört usta manken bir arada


Türkiye’nin 90’lı yıllarda fırtına gibi esen en iyi top modelleri; Ebru Ürün, Sema Şimşek, Ceylan Saner ve Sinem Güven, Elele’nin yılbaşı sayısı için yıllar sonra yeniden bir araya geldi.

SİNEM GÜVEN

“1995 yılında Türkiye Güzeli oldum. Çok uzun yıllar modellik yaptım. Hâlâ sadece kendi tercihim olan büyük firmaların büyük organizazyonlarında mankenlik yapıyorum. Şu sıralar, beni profesyonel anlamda en çok heyecanlandıran şey ise takı tasarımı... Punto firması için bir takı koleksiyonu hazırladım. Adı ‘Lucky Jewelleries’. Takı takmayı da, tasarladığım şeyleri başkalarının üzerinde görmeyi de çok seviyorum. Belirli bir stil üzerinden gitmiyorum. İçimden nasıl geliyorsa, öyle tasarlıyorum.

Tabii ki hayatımın odak noktası, kızım Defne...Kızım daha bu yıl bir yaşını doldurdu. O nedenle 2009’a dair o kadar unutamadığım anım var ki... İlk adımları, ilk kendi yemeğini kendi yeme çabaları...

2009’u genel anlamda hayal kırıklıkları ile hatırlayacağız tabii... Büyük bir küresel kriz yaşadık. İnsanlara üzüntü getirdi, herkesin ömründen biraz zaman götürdü...

Yeni yıl çok daha pozitif ve daha iyi olacak, buna inanıyorum! Biraz da insanlar evrenden neyi isterler, neyi çağırırlarsa onu yaşarlar. Ben buna inanıyorum...

Yılbaşını, arkada-şlarımızla beraber bir dağ evi kiralayıp orada geçirmeyi arzu ediyoruz. Ama biz tembel bir grup olduğumuz için henüz kimse araştırma yapmadı. Son dakikaya bıraktığımız için açıkta da kalabiliriz! Zaten benim için önemli olan, bir yere gitmesek bile yılbaşını sevdiklerimle birlikte geçirebilmek...”


CEYLAN SANER

“Modelliğe ilk kez 1991’de, Başak Gürsoy’un ajansında başladım. Annem Yelda Gürani, eski Türkiye Güzeli... Başak Gürsoy, onun arkadaşıydı. Maceram böyle başladı... Ve çok aşık olarak yaptım mankenliği. Ruhumla, bedenimin her köşesinde hissederek... Aynı yıl, TRT’deki ‘Bir Başka Gece’ isimli programda sunuculuğa başladım. Mankenliğin yanı sıra bazı televizyon kanallarındaki mankenlik ve güzellik yarışmalarını sunarak ilerledim bu işte. 1997’den beri de özel sektörde çalışıyorum. Sunuculukta benim yaptığım işe MC (Master of Ceremonies) deniyor. Olayı götüren bir sunuculuk tarzı bu. TV’dekinden çok farklı. Daha protokol ve formal işler... Büyük kurumsal şirketlerin özel gecelerinde sunuculuk yapıyorum mesela...

2009’da ilk kez Paris’e gittim! Paris’te B. B. King’in konserini izledim. Benim için muhteşem bir andı...

2010 için dileğim, önce sağlık! Sonra da biraz para kazanalım tabii. Yılbaşını, sevdiğim adamla birlikte Kaş, Kalkan gibi sıcak bir yerde kutlamak isterim.Gökyüzünde mehtap olan bir yılbaşı gecesi hayal ediyorum...”

SEMA ŞİMŞEK

“1994 yılında Best Model of Turkey yarışmasında birinci oldum. Bir yıl sonra da dünya dördüncüsü. Hâlâ mankenlik yapmaya devam ediyorum. Şimdi oyunculuğu da profesyonel olarak yapıyorum. Tabii ki uğraşlarımın arasında ‘annelik’ ve ‘eşlik’ de var...

İnsanın çocuğu olduktan sonra, hayat görüşü, her şeyi değişiyor! Bu yüzden benim için 2009 unutulmaz bir yıl oldu. Rüzgar şimdi 22 aylık ve onunla her günüm, başka bir şey gerçekten...

Ben duygusal bir insanım. En kötü tarafım ise takıntılı olmak! Oğlum Rüzgar’a da aşılamamak adına bu yönümü yok etmeye çalışıyorum. Bu konuda bana destek olan bir kocam olduğu için kendimi şanslı hissediyorum.

Yeni yıldan beklentim, sağlık ve huzur... Yılbaşı gecesini evimizde geçirmek istiyorum. Ağacımızın altında hediyelerimizi açmak, sonra oğlumu uyutup, yeni yıla kocamla birlikte, onun koynunda girmek...”

EBRU ÜRÜN

“1993 yılında Best Model of Turkey yarışmasında birinci oldum. Aynı yıl Best Model of the World seçildim. Şimdi geriye dönüp bakınca ‘İyi ki modellik yaptım, iyi ki yarışmaya katıldım ve iyi ki Paris’e gittim’ diyorum. Paris’te dört sene, Ford Model Ajansı’na bağlı olarak çalıştım. Döndükten sonra bambaşka bir Ebru oldum. Çok tatmin olmuştum... Louvre’un içinde düzenlenen Paris Moda Günleri’nde, dünyanın önde gelen tasarımlarını sunmak müthişti! Zaten ben kendimi podyum insanı olarak adlandırıyorum. Son defilede Yıldırım Mayruk bana ‘O bakışı nasıl yapıyorsun’ diye sordu. İnanın ki şuursuzca yapıyorum! Podyumda bir şekilde geliyor, kuliste ‘Yap’ desen, yapamam! Bir yıldır da deri tasarımı ile uğraşıyorum. İki ortağımla bir şirket kurduk, ‘Derice-EEZ’ diye... Yaptığımız işten çok keyif alıyorum...”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder